Ne oldu, nereye gitti bu şehir
Sende gönül denen o süslü kapı,
Ne delişmen gündüz ne uslu gece;
İnsanda çözülmez, karışık yapı,
Her gündüz ardında bir puslu gece.
Kalemim kırıldı yol çize çize,
Ayrılık dediğim gelmiyor dize.
Bir nişane, gönül mahkûm bir ize,
Yol vermiyor dağlar, sisli bu gece.
Sevdama kat derim varsa varından,
Hep böyle bizarım aşkın narından.
Gönlümün çilesi gül-i zarından,
Çözülmez kilitler, paslı bu gece.
Sana sevdam hudutsuzdur, fevki yok,
Yüreğimin o ilk anki şevki yok;
Artık aşkın senden sonra zevki yok,
Gördüm ki her seven yaslı bu gece.
Kurtuluş olur mu içince zehir,
Ağladım, gözümde coşkun bir nehir.
Ne oldu, nereye gitti bu şehir,
Herkes mi kahrınca hisli bu gece.
Alında bir yazı, hüküm bu çağrı,
Kimi kalpten yanar kiminin bağrı,
Ne zaman başladı bilmem bu ağrı,
Kül olup yanacak Aslı bu gece.
Ebedi bir gidiş, yok artık dönmek,
Kaderdir gün gelir ışıkta sönmek.
Dediler yakasız giy bir ak gömlek,
Başlıyor ayrılık faslı bu gece.
Hamit Hayal / Gönen / 12.08.2014