Sen benim gönül yaram olduğun günden beri

Dalıma hasret değmez, ne de yaralı güldüm,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri;
Ne sevdam oldu benim, ne tat alarak güldüm,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Seninle bir vuslata, ermek benim kararım,
Bir Ferhat olup belki, bende dağlar yararım;
Ömrüm yollarda geçti, gurbet gurbet ararım,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Aşkın yakar ateşi, dünyada kim söndüren,
Belki hiç olmayacak, bahtımızı döndüren;
Bulamadım gözümde, yağmurları dindiren,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Aşkın hicran bağında, gül diye derip sevdim,
Aşılmaz yollar aştım, hasretle erip sevdim;
Ben tükendim bu bende, bir ömür verip sevdim,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Haftalar, aylar böyle, yıllarca yandı özüm,
Sanma ki yüreğine ansızın düşmüş közüm;
Uzakta bir noktaya takılıp kalmış gözüm,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Sensiz her gün derdime, yeni dertler ulanır,
Yaşam sevincim biter, ümitlerim bulanır;
Ne zaman bir gül görsem, kirpiklerim sulanır,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Aşkın sanatı oldun, heybemde ve kilimde,
Sen benim gurbetimsin, bil ki gönül ilimde;
Kalemimden bir şiir, türkü oldun dilimde,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

İçimdeki dumanlı havayı gel de dağıt,
Birlikte yapmadık mı bu aşka dair bağıt?
Çalan hasret türküsü, şarkılar birer ağıt,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Benden yıları aldın, ne bir an katıyorsun,
Yorulmuş bedenime, ne bir can katıyorsun;
Bir hayalsin, zihnime hâlâ zan katıyorsun,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Felek ölüm adına kızıl kurdele keser,
Ne zaman tamamlanır bu aşk denilen eser?
Gönlümde bir fırtına, yıllar yılı hep eser,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Bazen insanın olur içinde yara ahtı,
Neyleyim ben gölgene, kurulmadıkça tahtı ;
Anladım ki dünyada sevenin gülmez bahtı,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Hiç bitmeyen bir ümit, hâlâ yerinde durur,
Gözlerinden bir ışık düşer, alnıma vurur;
Yüreğim parelenir, titrer, dudağım kurur,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Sanki bir asır sürdü, kısa ayrılık demi,
Bir gülün yaprağına düştü gözümün nemi;
Sevdanın limanında, bekler yorgun bir gemi,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Ben attım ilk adımı, yeter ki gel sevdiğim,
Girmesin aramıza, ne yol, ne el sevdiğim;
Gözlere perde indi, büküldü bel sevdiğim,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Yine kirpiklerin ok, yine hilâlden kaşın,
Bir murada mı erdin, göğe mi değdi başın?
Hasretle bekliyorum, gölgesinde bir taşın,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Gönlümü sana mahkûm edeni bulda aşkta,
Bu dünyada sevdiğim nedeni bulda aşkta;
Muhakkak yorgun düştü yıllarda, kulda aşkta,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Yüzünde ayrılığın izi olmasın, hoş gel,
Ümit getir gönlünce, yenilmez hisle coş gel;
Ah sevdiğim! Ne dedim sana ben durma koş gel,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Benimle paylaş dünü, yüzüme bir gülünde,
Sense hep hasret oldun, aşkın solmuş gülünde;
Ben yine oradayım, bir yangının külünde,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Seven gönüller mesut, ayrılık olmayacak,
Keşke hüküm olsaydı, yüzde gün solmayacak;
Analdım ki içimde boşluk hiç dolmayacak,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

İnsan yiyen toprağa, baş üstünde, salda git,
Yarım kalmış bir aşkın düşlerine dalda git;
Bittin yaralı ömrüm, hicranını alda git,
Sen benim gönül yaram olduğun günden beri.

Hamit Hayal / Gönen / 07.07.2013