Kara topraktan sürgün vurulmuş gül say beni
Sana mektuplar yazdım, içimden geldiğince,
Sevenler yüreğinden yanarmış, bilemezdim.
Vuslat Ferhat’ın Şirin için dağ deldiğince,
Gönlümüzde bir yara kanarmış, bilemezdim.
Beni bir Kerem gibi yakarak kül edecek,
Neden hâlâ aklımdan çıkmıyor solmuş yüzün.
Ne gönlümde bir sultan ne de bir gül edecek,
Ne zaman anladım ki, sonu gelmez bu hüzün.
Sorma bunca suali, artık beni yormasan,
İçten emanet edip, kalbimi al demiştim.
Yıllar sonra geride ne kaldı hiç sormasan,
Sana bir ömrü vermiş, istersen al demiştim.
Bir hakikat olmayan aşkla bağlattın beni,
Akıp gittin gözümün durulmaz sellerimden.
Ne istedin gönlümden, neden ağlattın beni,
Bir yıldız gibi kaydın, tutmadın ellerimden.
Elimden aldın aşkı, ayrılık vuruşuyla,
Tutkulu bir sevdadan nihayet solmaktayım.
Ben bu aşkta kadersiz bir nefer duruşuyla,
Yenilmez hasretine bire esir olmaktayım.
Bütün fanilikleri yüreğimden silerim,
Kimin olursa olsun bu dünya senden başka,
Anla beni sen varsın bir hakikat dilerim,
Yeniden bir nazar kıl gönlümdeki bu aşka.
Dünyada ayrılıktan varsa daha ne ağır,
Bütün günahlarını silmez mi Hak, et niyaz.
Aşkının sürgünüyüm, burada duvarlar sağır,
Hasretinden üşüdüm, içimden aşkın ayaz.
Bir sevda firkatine davet etti ay beni,
Son bir defa başını yasla sen hayalime.
Kara topraktan sürgün, vurulmuş gül say beni.
İnandım eremezsin sen benim hayalime,
Aşkın kaderinde var ayrılık denen yasa,
Ah sevgili geç kaldın, hasretin yaktı beni.
Bu son gurbet deminde benimle bürün yasa,
Sen beni benden aldın, hasretin yaktı beni.
Meftunlar sevdasını düşlerinde ararmış,
İçimde zor dağlara vurduğumuz yokuşlar.
Bütün hatıralarda bir resimsin sararmış,
Bir daha dönmeyecek uçup giden son kuşlar.
Hamit Hayal / Gönen / 09.08.2013