Gönlümüzden düşene yer yok bir daha asla
Elbette firavuna karşı olmakta yetmez,
Bütün firavunların düşmeli bir gün tahtı;
Hak ki hakikatini hiçbir zaman kaybetmez,
Yenilmiş bir milletin kökten dönecek bahtı.
İnananlar Musa’nın yanında olur ancak,
İman denen kudrete kim durabilir karşı;
Ebediyen gönülden düşmemeli bu sancak,
Mazlum, yetim ve yoksul kucaklamalı arşı.
Nasıl bulamaz hâlâ rabbi arayan kişi,
Hak ve hakikat ile ruh bedenle birlenmiş.
Fitneden başka fesat olmuş malumun işi,
Gönül dünyamız bile arsız elde kirlenmiş.
Açıl ey yüce gökler, açıl Allah’ın katı,
Vuslatın baharına şurda kaldı kaç asır;
Aslında biz vatanda ararken sonsuz zatı,
Bir kördüğüm içinde bekliyor çözülsün sır.
Varsın biraz uzasın, sonsuz değil esaret,
Bir aydınlık baharın geç kalmasında ki yasla;
Bütün ihtişamıyla şaha kalksın cesaret,
Gönlümüzden düşene yer yok bir daha asla.
Yaratanla coşan sel hasretten ihtiyardır,
Bir millet ki tarihte günahından aklanmış;
Dağların bile secde ettiği Allah yardır,
Değişmez bir kimlik var, özümüzde saklanmış.
Yücelmenin kaderi rahmani dilde “Ol” dur,
Biz kalp ile bağlandık, asla şüphemiz yokta.
Dünyada mihnet çekmek Allah’a varan yoldur.
Rahmet ile zahmetin farkı bir küçük nokta,
Son asrın şafağında gönlüm nurunca arın;
Kaderin hükmü ile adalet bulsun mülküm;
Bu milleti yeniden baş yapacak bir yarın;
İnanmış yüreklerle hemhâl olmak tek ülküm,
Hamit Hayal / Gönen / 13.06.2013