En büyük hastalık kutsallaştırma

Kutsallaştırma ve yok sayma, memleketimizin en önemli ve hastalığı. Bu ikiye ayrılma ve yarılma yalnızca tarih konusunda değil, ortaya atılan her konuda kendini gösteriyor. Siyasiler ve medya da bu hastalığı giderek daha çok besliyor.Akademik çalışmalarını İslam Tarihi alanında yürüten ve özellikle erken dönemde İslam’ın yayılışı ve Hz. Ömer dönemi üzerinde çalışan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Fayda, İslam’ın doğru anlaşılmasında tarih bilinci üzerinde önemli duruyor. Prof. Fayda, Müslümanların geçmişini bilmeden dinine ve geleceğini sahip çıkamayacağının altını çiziyor.  Tarih bilgi ve bilincinin, dinin doğru anlaşılması ve yaşanması açısından arz ettiği önem nedir?  Dinimizin iyi anlaşılmasında tarihin yeri tartışılmaz. Bu husus Kur’an’ı iyi anlamak için esbab-ı nuzul bilgilerine duyulan ihtiyaçta olduğu gibi, esbab-ı vürud bilgilerinin de hadislerin daha iyi anlaşılmasını sağladığını göz önüne alırsak, kendisini hemen gösteren bir zarurettir. 

 

VAROLUŞ BİLİNCİNİN KEŞFİ İslam’da tarih yazıcılığı ve tarih anlayışı hakkında bilgi verebilir misiniz?   İslam dünyasında geçmişin bilgisiyle yani tarihle, bütün insanlar gibi, Kur’an’ın ve Resulullah’ın davetinin ilk muhatabı Müslüman Araplar da ilgilenmişlerdir. Çünkü tarih beşeriyetin alışkanlığı ve ihtiyacı, aynı zamanda insan varlığının tabii bir tezahürüdür. Hayatın idamesinin sağlanması ve bunlar için verilen mücadeleleri, toplumun ileri gelen şahsiyetleri, kahramanları ile manevi dünyası, fikri ve felsefi ürünleri ve sanat eserleri gibi hususlar tarihin konusu olmuştur. Ayrıca hayatta doğum-ölüm gerçeğiyle karşılaşan insanoğlu geleceğini düşünürken ve bununla ilgili ümitler beslerken bir gün tarih olacağını kavrıyor, geçmişini, ecdadını özlüyor, tarihini bilmek istiyor, geleceği ile tarihi arasında bağ kuruyor, var oluş bilincinin tarih içerisinde bulunduğunu keşfediyor. Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’in, kainatın ve insanın yaratılışına, mazi, hal ve istikbale (ahiret) dikkati çekmesini fark etmişlerdir. Tarihe ilgiyi destekleyen ve besleyen Kur’an’a göre tarih, insanoğlunun ve alemin tarihidir; çünkü Allah alemlerin Rabbi’dir. İnsan yeryüzünde halifetullahtır; ona düşen vazife, Allah’ın sünnetine uygun cemiyet ve medeniyet kurmak suretiyle yeryüzünü imar etmesi, kendisini tanımasıdır. HERKES BİR TARAFA DAHİL Kutsallaştırma ve yok farzetme anlayışları memleketimizin en mühim ve birinci sorunu hastalığıdır. Bu ikiye ayrılma yalnızca tarih konusunda değil, ortaya atılabilecek veya atılmış her konuda iki taraf hemen teşekkül edip kirpi gibi büzülerek herkes kendi tarafını ilan etmektedir. Tarih dahil toplumun sorunlarının konuşularak, düşünülerek ve üzerinde çalışılarak çözülmesinin önündeki bu büyük engel ve kutuplaşmanın çok kesif bir dil ve mantık eğitimiyle aşılabileceğini ummak istiyorum. Siyasilerin ve basının bu hastalığı besleyip kalıcı olmasına bilerek veya bilmeyerek katkı sağladıklarını müşahede ediyorum. MEZHEPLERİN TARİHİ KÖKENİ Üç farklı tarih inşaı, mezhebi ve ideolojiktir. Ehl-i sünnet alimleri içerisinde fazilet bakımından ilk Müslüman olan Hz. Hatice’yi, Hz. Ali’yi, İbn Hazm gibi Hz. Aişe’yi ilk sırada değerlendirenler olmuştur. Bu konuda bir diğer cevapsa kronolojiktir. Ayrıca, Hz. Ömer’in kendinden sonraki halifenin belirlenmesinde, aşere-i mübeşşere anlayışına göre hareket etmesi de, başta Hz. Ali olmak üzere ashabın yadırgadığı bir husus değildir. Ayrıca başta Muaviye olmak üzere bazı Emevilerin ihtiraslarının tarihin seyrine negatif tesirini ve Kerbela faciası gibi çok üzücü olaylara sebep olduğunu unutmamak gerekir. Prof. Dr. Mustafa Fayda, Akşam, 14.08.2011 http://www.aksam.com.tr/en-buyuk-hastalik-kutsallastirma–61189h.html,erişim:14.08.2011

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir