Osmanlı Tarihçileri
Osmanlılarda tarih yazıcılığı, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşundan 100-150 yıl sonra başlamıştır. Osmanlı tarih yazıcılığının geç başlaması, Anadolu’da Osmanlılardan önce tarih yazıcılığının gelişmemesi ile bağlantılıdır.
A.Beylikler Dönemi (1243 – 1318)
Anadolu’da 13. ve 14. yüzyılda yazılmış olan eserlerde Anadolu Selçukluları ve Anadolu Beyliklerinin tarihi anlatılmış, olaylar Osmanlı devletinin kuruluşuna kadar getirilmiştir.Anadolu Selçukluları ve Beylikler döneminde (1075-1318) Anadolu’da daha çok Arapça ve Farsça eserlerin yazıldığı görülmektedir. Bu dönemde Arap dili “din ve hukuk” alanında, Fars dili “sanat ve edebiyat” konularında egemen olmuştur.Türkçe olarak yazılmış “Danişmendname” ve “Battal’name” gibi eserler, Anadolu’da Türkçe tarih yazıcılığını başlatmıştır. Ayrıca Taberi, İbn Kesir gibi İslam tarihçilerinin eserleri Türkçeye çevrilmiştir. Dönemin ünlü tarih kitapları
El-Evamirü’l-Alaiyye di’l-umüri’l-Alaiyye, İbn Bibi
Müsameretü’l-ahbar ve Müsayeretü’l-ahyar (Tezkire-i Aksarayi), Aksarayi
Menakıbü’l-arifin, EflakiB.Osmanlı Dönemi
13. yüzyılın sonunda kurulmuş olan Osmanlı Devleti hakkında bilgi veren tarih kaynakları ancak 15. yüzyılın başlarından itibaren yazılmaya başlanmıştır. Bu bakımdan 15. yüzyılın ilk yarısı, özellikle II. Murat devri, Osmanlı tarih yazıcılığının başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
a)15. yüzyıl Osmanlı tarihçileri ve eserleri
1.Ahmedi (1334-1412,Amasya) Dasitan-i Tevarih-i Mülük-ü Al-i Osman (İskendername)
Osmanlı tarihinden bahseden en eski eser, Ahmedî’nin “İskender-nâme” adlı eserine müstakil bir kısım olarak ilâve ettiği “Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i ‘Osmân” isimli manzum parçadır. 8754 beyitten oluşan ve uzun bir mesnevî özelliği taşıyan İskendername bir “evrensel tarih”tir; Âdem ile başlar, Makedonya kralı Büyük İskender’in hayatı ve kahramanlıklarını anlatır. 1390 yılında tamamlanmış ve Germiyanoğlu Süleyman Bey’e sunulmuştur. Ahmedî, daha sonra bu eserinin sonuna Yıldırım Bayezid’e kadar gelen bir Osmanlı tarihi eklemiş ve bunu 1410 yılında I .Bayezid’in oğlu Emir Süleyman’a takdim etmiştir. “Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i ‘Osmân” adını taşıyan 340 beyitlik bu bölüm, Ertuğrul Gazi’den başlayarak Emir Süleyman’a kadar gelen ilk 200 yıllık Osmanlı tarihi hakkında bilgi verir. Bu eserin İÜ’de kayıtlı olan en eski tarihli nüshasının, 1983 yılında İ. Erünsal tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır.
2.Şükrullah (1388-1464) Behçetü’t-tevarih: Şirvanlı olan müellif 1456’da yazmaya başladığı eserini 1459’da tamamlamış ve devrin (Fatih devri, 1451-1481) meşhur sadrazamı Mahmut Paşa’ya ithaf etmiştir. Behçetü’t-Tevarih adlı eseri 13 kısımdan meydana gelen umumi bir tarihtir. 8.kısım II. Mehmet’in tahta çıkmasına kadar gelen Osmanlı tarihinden bahseder. Çelebi Mehmet, II.Murat ve II. Mehmet zamanlarını (1413-1481) idrak eden müellifin 1407’den itibaren verdiği bilgiler çok önemli olup ana kaynak mahiyetindedir. Farsça olan eser Kanuni devrinde Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Eser Karamani Mehmet Paşa, Sarıca Kemal, Ruhi Çelebi, Mehmet Zaim ve pek çok tarihçi tarafından kaynak olarak kullanılmıştır. Türk Boyları ve Osmanlı’larla ilgili son kısmı Nihal Atsız tarafından 1939-49’da iki defa Türkçe’ye çevrilerek neşredilmiştir.
3. Kaşifi Gaza-name-i Rum: “Gaza-name’-i Rum”;Fatih Sultan Mehmed’in saray şehnamecisi Kaşifi tarafından yazılan ve padişaha sunulan en eski gazavat-name örneklerindendir. Farsça olarak kaleme alınan eser, Sultan II. Murad’ın tahttan çekilerek yerine oğlu II. Mehmed’i geçirmesiyle başlar ve Varna Savaşı’nın ayrıntılı bir biçimde tasvir edilmesinden sonra, Sultan II. Murad’ın tekrar tahta davet edilmesi ve akabinde meydana gelen olaylarla devam eder. Eserin en önemli özelliği; diğer tarih kaynaklarında Sultan II. Murad’ın ikinci kez tahta geçişi müstakil bir padişahlık gibi ele alınırken, Kaşifi’nin diğer kaynaklarda rastlanmadık bir biçimde II. Mehmed’in saltanatını hala devam eder gibi göstermesidir. Bunda kuşkusuz müellifin, II. Mehmed’e duyduğu özel yakınlığın büyük rolü olmalıdır. Eserin günümüze ulaşan yegane nüshası, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Farsça Yazmalar, nr.: 1388’de kayıtlıdır. 2005 yılında M. Esmail’in doktora tezine konu olan eser, dönemin diğer kaynaklarında yer almayan ciddi bilgiler içerdiği için, II. Murad döneminde yazılmış en eski ve en önemli vekayinameler arasında yer alır.
4. Oruç b. Âdil el-Edrenevî (Oruç Beg) Tevarih-i Al-i Osman: 1503’e (H. 908) kadar gelen olayları anlatır. Fatih Sultan Mehmed ve II. Bâyezid devirleri için ana kaynaktır. Her iki dönemi de ayrıntılarıyla verir. Yahşi Fakih’in “Menâkıb-nâme”sinden söz eder. Aşıkpaşazade ile Neşri tarihlerini tamamlayacak değerdedir. Nesir tarzında yazılan en eski Osmanlı tarihidir.
5.Nişancı (Karamani) Mehmet Paşa Tevarihü’s-Selatinü’l-Osmaniyye: Uzun yıllar nişancılık yaptığı için nişancı vasfı ile ün yapan Mehmet Paşa aslen Karamanlı bir Türk’tür.1 478-1481 senelerinde II. Mehmet’in sadrazamı iken padişahın ölümünü müteakip yeniçeriler tarafından öldürülen Karamani Mehmet Paşa, iki kısımdan ibaret bir Osmanlı Tarihini Arapça olarak kaleme aldı. 1.risale Osman Gazi’den II. Mehmet’in cülusuna kadar (1451), 2.risale 1451’den Mart 1480 arasındaki olayları anlatır. Bu eser yalnızca Osmanlı tarihinden bahsettiği için evrensel bir özellik taşımaz.
6. Aşıkpaşazade (1393-1481) Tevarih-i Al-i Osman: Çorum Elvançelebi’de 1393’te dünyaya gelen ve bu asrın sonlarına kadar yaşamış olan müellif,kendini Derviş Ahmet Aşıki olarak tanıtır. II. Murat’ın Balkan seferinde bulunmuş ve II. Mehmet’in bütün seferlerini yakından takip etmiştir. 15. yüzyıl Osmanlı devleti tarihi için en önemli kaynak mahiyetinde olan bu “menkıbe” tarzındaki eser tarih yazma amaçlı yazılmamıştır. Karşılıklı konuşma tarzında yazılan bu eser,Osmanlı padişahlarını birer Gazi olarak gösterir.Eser adeta gazaya giden ordunun maneviyatını artırmak için destani bir şekilde kaleme alınmıştır.Aynı zamanda bir halk destanı şeklindedir.Türkçe nesir (düzyazı) olarak yazılmış ilk Osmanlı tarihidir ve bütünüyle Osmanlı tarihini ele alan ilk Türkçe eserdir. Bu eserinde ilk defa Osmanlı devletinin kuruluşunda rol oynayan 4 önemli zumreden bahseder: Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Baciyan-ı Rum. Aşıkpaşazade, tarihini şahit olduğu yıllardan önceki devirlerini Orhan Gazi’nin imamının oğlu Yahşi Fakih’in menakıbnamesinden ve II. Murat devrinde Bursa naibi (vekili) olan bir zattan okuyup dinleyip naklettiğini söyler. Eserini 86 yaşında yazmıştır.
7. Enveri Düsturname-i Enveri: II. Mehmet ve II. Bayezid devirlerinde (1451-1512) yaşamış olan Enveri 1464 senesinde veziriazam Mahmut Paşa’nın emriyle genel bir İslam tarihi, Aydınoğulları ve Osmanlı tarihini ihtiva eden 3730 beyitten oluşan mesnevi tarzında “Düstur-name” isimli manzum bir eser yazmıştır.Bunun 842 beyti Osmanlı tarihine aittir ve 1466’ya kadarki Osmanlı tarihini içerir. Eser Türkçe yazılmış olup “evrensel tarih” özelliği taşır. Eserde Fatih ve Timur mukayese edilmiştir. Eser 3 bölüme ayrılır. Birinci bölümde genel İslam tarihi, ikinci bölümde Aydınoğulları tarihi geniş sayılabilecek şekilde anlatılır. Bu yüzden Enveri’nin eseri özellikle Aydınoğulları tarihini aydınlatmak bakımından büyük bir öneme sahiptir.
8. Mehmed Neşrî (ö.1520) Cihan-nüma: II. Murat, II. Mehmet ve II. Bayezid devirlerinde yaşamıştır. II. Bayezid dönemi tarihçisidir. Eser evrensel olup Âdem’den başlar.8 kısımdan oluşur. Son kısmı Osmanlı tarihi ağırlıklı olup 1485 yılına kadar olan olayları anlatır. Neşri’nin Cihan-nüma’sı “tarihi tarih için yazmada” ilk kıpırdanmayı gösterir. Neşri’nin Cihannüma’sı “tenkitçi” tarzda yazılmış ilk eserdir.
Neşri, Cem Sultan ile II.Bayezid arasında geçen taht mücadelesinde Cem’in tarafını tutmuş, Cem ölünce II. Bayezid’den af dileyip saraya kabul edilmiştir. II.Bayezid’i öven kasidesi vardır. Neşri’nin Cihan-nüma’sı kendinden sonraki tarihçilere kaynaklık etmesi açısından önemlidir ve 15. asır için en önemli kaynaklar arasındadır. Eser Türk Tarih Kurumu Yayınları’nca yayınlanmıştır.
9. Dursun Bey Tarihi-i Ebu’l Feth-Sultan Mehmet Han: İstanbul’un zaptında bizzat bulunmuştur. Divan katibi, Anadolu ve Rumeli defterdarlığı makamlarında da bulunmuş olan Dursun Bey “Tarih-i Ebu’l Feth-Sultan Mehmet Han” isimli II. Mehmet’in ve II. Bayezid’in saltanatının ilk 6 senesini içeren bir eser bırakmıştır. Yazar, Sultan II. Murat devrini kısaca özetledikten sonra Fatih devrini ve II. Bayezid devrini anlatır. Bu kitap 1497-1500 seneleri arasında yazılmıştır. Eser, 1977 yılında Mertol Tulum tarafından İstanbul Fetih Cemiyeti yayınları arasında yayınlanmıştır.
10. Sarıca Kemal Dasitan-ı Ali Osman (Selatin-name): Bergamalı olan müellif 1490 yılında II.Bayezid’in emriyle 300 beyitten oluşan Dasitan-ı Ali Osman veya Selatin-name adıyla bilinen Türkçe bir tarih yazmıştır.Yazar Osmanlı komutanlarının kahramanlıklarını över, özellikle Osmanlı Türklerinin Anadolu’ya gelmelerini ve Sultan Alaaddin ile karşılaşmalarını tasvir eder. Eser günümüze kadar hala neşredilmemiştir.
11. Behiştî Sinan Çelebi: Asıl ismi Ahmed bin Sinan olup “Behiştî” mahlâsı ile şöhret bulan müellif, İstanbul’un ilk subaşısı olan Karıştıran Süleyman Bey’in oğludur. II. Bâyezid döneminde sancak beyliği yapmış olan Behiştî, tezkire kitaplarında Dîvân edebiyatında ilk “hamse”yi yazan, asrının en büyük şairleri arasında zikredilir. II. Bayezid döneminde, işlediği bir suçtan dolayı pâdişahın hışmından korkarak Herat’a kaçan müellif, burada tanıştığı Molla Câmî ve Ali Şir Nevâî’nin şefaati sayesinde affedilerek tekrar İstanbul’a dönmüş ve eski vazifesine yeniden tayin edilmiştir. “Leylî-vü Mecnûn”, “Yûsuf-u Züleyhâ”, “Vâmık-u Azrâ”, “Hüsn-ü Nigâr” ve “Süheyl-ü Nev-bahâr” adlarını taşıyan şiir kitaplarından günümüze yalnız “Leylî-vü Mecnun” adlı eseri ulaşmış olup, yegâne nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (TY, no.: 5591) kayıtlıdır.Şairliğinin yanı sıra tarihle de meşgul olan Behiştî, kuruluştan II. Bayezid’in saltanatının ilk yıllarına kadar gelen bir “Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân” kaleme almıştır. Eserini yazarken Âşık Paşa-zâde, Neşrî ve Anonim târihlerden yararlanmistir. Behiştî’nin vekâyînâmesinin, II. Bayezid dönemiyle ilgili kısmı, A. Moser tarafından yayınlanmıştır. Münşiyâne bir üslûpla, manzum ve mensur olarak kaleme alınan eserin, başı ve sonu eksik olan ve Yıldırım Bâyezid’in cülûsundan Fâtih’in ölümüne kadarki olayları içine alan British Museum nüshası ile, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlı bulunan ve II. Bâyezid’in ilk yıllarını anlatan son kısmı, Hakan Yılmaz tarafından yayına hazırlanmaktadır.
12. Ruhi Çelebi: Ruhinin hayatı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Müellifin eserinin birinci kısmına Mebadi, ikinci kısmına Metâlib adı verilmektedir. Ruhi’nin eseri 1511 yılına kadar devam etmektedir. Basit bir üslupla ele alınmıştır. 16. yüzyılın meşhur tarihçilerinden Ali, Ruhi’yi kaynaklarında sık sık zikreder. Müneccimbaşı da Ruhi’den faydalanmıştır. Osmanlı tarihçiliği için önemli bir kaynak değeri bulunmaktadır. Henüz neşredilmemiştir.
13. Hasan b. Mahmûd el-Bayâtî, Câm-ı Cem-Âyîn: Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid dönemlerinde yaşamış olan Hasan bin Mahmûd el-Bayâtî, Fâtih Sultan Mehmed’in saltanatının son yılında, 1481 (h. 886)’da çıktığı bir Hacc yolculuğu esnasında padişahın küçük şehzadesi Cem Sultan’la karşılaşmış ve tarih ve “ensab” ilmine meraklı olan şehzadenin isteği üzerine, yanında bulunan bir “Oğûz-nâme” nüshasına dayanarak, Osmanoğulları’nın nesep silsilesini kronolojik bilgiler ışığında anlatan “Câm-ı Cem-Âyîn” adlı silsilenâmesini yazmıştır. Eser, içerdiği bilgiler ve kurgulama tarzı bakımından alanında tek olması nedeniyle büyük bir değer taşımaktadır. Nitekim sözkonusu eserin Türkler’in her peygamber döneminde İslâm dinini tasdik ettiklerine ve müslümanlıkla tanışmalarının bilinenin aksine, sonraki asırlarda değil, bizzat Muhammed peygamber döneminde gerçekleştiğine dair ciddî tarihsel veriler içermesi; onun daha önce Reşîdüddin’in “Câmi’ü’t-Tevârîh”inde verdiği bazı bilgileri tasdik edecek yapıda ve tarihin akışını tamamen değiştirecek bir tarzda, Türk tarihi açısından son derece kıymetli ve önemli bilgiler içeren eşsiz bir kaynak olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Eserin, Ali Emîrî Efendi tarafından Yanya’nın Delvino kazasında bulunan nüshası, müellif tarafından hicrî 1331 yılında “Nevâdirü’l-Eslâf” külliyatının 5. eseri olarak basılmış; daha sonraki yıllarda yine Ali Emîrî tarafından, eserin öncekine nisbetle imlâ yönünden daha tam olan başka bir nüshası bulunarak Millet Kütüphanesi’ndeki Tarih koleksiyonuna katılmıştır. Ali Emîrî Efendi’nin kütüphanesine sonradan kazandırdığı bu ikinci nüsha, Fahrettin Kırzıoğlu tarafından sadeleştirilerek Atsız’ın “Osmanlı Tarihleri” içinde yayınlanmıştır.(Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1949.) Yakın zamana kadar yegâne nüshası Ali Emirî nüshasından ibaret sanılan eserin, Hakan Yılmaz tarafından yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerinde yapılan araştırmalar neticesinde 4 nüshası daha bulunduğu tespit edilmiş ve mevcut 5 nüsha karşılaştırılarak, Ali Emîrî ve Nûruosmâniye nüshalarının tıpkıbasımları ile birlikte transkripsiyonlu olarak neşredilmiştir.(İstanbul, 2007.) Bu neşrin giriş kısmında, diğer Osmanlı kaynaklarında yer alan “Oğuz-nâme” kaynaklı bilgiler ayrıntılı olarak incelenmiş (Bk. a.g.e., Giriş, s. XI-XXIV.) ve ayrıca metin kısmında “Câm-ı Cem-Âyîn”deki bilgilerle kıyaslanarak malûmat tenkidi verilmiştir.
b)16. yüzyıl Osmanlı tarihçileri
1. İdris-i Bitlisi Heşt bi-hişt (Sekiz cennet): Uzun Hasan’ın oğlu Yakup Bey’in sarayında kâtip iken 1501’de Osmanlı devletine sığınan İdrisi Bitlisi, 1502 senesinde II.Bayezid’in emri üzerine Farsça olarak büyük bir Osmanlı tarih kaleme aldı. Böylece ilk defa bir padişah emri üzerine bir tarih kitabı yazıldı. Bitlisi burada sekiz Osmanlı hükümdarını her biri birer defter teşkil edecek şekilde “sekiz cennet” adıyla kaleme aldı. 8000 beyitten oluşan bu eser 13 ayda tamamlandı.Heşt bi-Hişt oldukça güç bir lisanla yazıldığı için diğer Türkçe eserler tarafından gölgede bırakıldı. Bu yüzden yazma kopyalarının sayısı azdır.Bitlisi’den sonra Osmanlı Tarih yazıcılığında iki ekol ortaya çıkmıştır.Bunlar; a)İran tarzı tarih yazıcılığı, b)Arap tarzı tarih yazıcılığı. İran tarzı tarih yazıcılığı,olayları abartılı bir şekilde ele almayı gerektirir. Yavuz döneminde Mısır seferiyle birlikte Osmanlı Tarih yazıcılığına Arap tarzı girmştir. Bundan önce görülen ilk Arap tarih yazıcılığı örneği Kemal Paşazade’dedir. Özellikle İbn-i Fahd’ın Kemal Paşazade’nin üzerinde etkisi büyüktür. Heşt bi-Hişt iki defa Türkçe’ye çevrilmiştir. Çevirenlerden birisi müellifin büyük oğlu Ebu’l-Fadıl Mehmet’tir. Türkçe tercümesi İstanbul Universite kütüphanesinde numara 430’da ayrıca Viyana kütüphanesinde bulunmaktadır.
Nuruosmaniye kütüphanesi numara 3078’de kayıtlı bulunan eserin “Heşt-Behişt Tercümesi” olduğu iddia edilmişse de, bu eser Kemal Paşa-zâde’nin “Tevârîh-i Âl-i Osmân”ının I., II. ve IV. Defter’lerinin birarada bulunduğu bir mecmuâdan ibârettir.
2. Keşfî Mehmed Çelebi (ö.1524) Selim-name
Yavuz sultan Selim’in İran ve Mısır seferinde sır katibi olarak hazır bulundu. Arapça ve Farsça manzumelerle karışık olarak telif etmiş olduğu Selim-name’yi 1521’de bitirdi.
3. Şükrî-r Bitlisî Selim-name: İlk yazdığı “Selim-nâme” Koçi Bey tarafından hatalı bulununca kendisi tarafından imha edilmiş ve yerine yenisi yazılmıştır. “Selîm-nâme”si 1490’da I. Selim’in (Yavuz) Trabzon’a vali olmasıyla başlar ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın cülusundan hemen sonrasına, 1521-1523’e kadar devam eder. Eserini I. Süleyman’a ve sadrazam İbrahim Paşa’ya sunmuş, mükâfat olarak kendisine bir tımar ihsan olunmuştur. Ayrıca Şükrî’den bir de “Süleyman-nâme” yazması istenmiş fakat bunu gerçekleştirememiştir. Şükrî’nin Selim-nâme’si olayları gözleriyle görenlerin nakillerine dayanılarak yazıldığından yüksek bir tarihî değeri vardır.
Yazmaları Viyana’da, Upsala’da, Dresden’de, Londra’da ve İstanbul Millet Kütüphanesinde kayıtlı bulunmaktadır.
4. Hadîdî Tevarih-i âl-i Osman:II. Bayezid, Yavuz I. Selim ve Kanûnî I. Süleyman’ın ilk yıllarında yaşamıştır. Eseri 6646 beyitten oluşan manzum bir “Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân”dır. Eserde Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 1523’e kadar gelen olaylar anlatılır. Eser üzerine 1986’da Necdet Öztürk tarafından İstanbul’da bir doktora tezi hazırlanmış, daha sonra bu tez 1992 yılında Marmara Üniversitesi Yayınları tarafından basılmıştır.
5. Kemal Paşa-zade (ibn-i Kemâl) (1468-1534) Tevârih-i âl-i Osman: II. Bayezid döneminin en önemli tarihçisidir. Hayata ümera sınıfında atılıp daha sonra ilmiye sınıfına geçerek bu alanda hızla yükselmiştir. 300’ün üzerinde eseri vardır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde şeyhülislamlığa getirilmiştir. Tıpkı İdris-i Bitlisî gibi, II. Bayezid’in emriyle Türkçe bir Osmanlı tarihi kaleme almıştır. 1505’te tamamlanan eser 10 defterden oluşur, her padişah bir defteri teşkil eder. Eserinde olayların ön plana çıktığı ve bu olayları neden-sonuç ilişkisi içerisinde sade bir üslupla değerlendirdiği için, ilmi tarihçilik Kemal Paşa-zâde ile başlar. Eseri bu yönüyle Arap tarih yazıcılığına da bir örnektir. Eserinin sonunu teşkil eden “Mohaç-nâme” müellifin bizzat sefere iştiraki dolayısıyla ayrıca bir kıymet oluşturmaktadır.
“Tevârîh-i Âl-i Osmân”ın Prof. Dr. Şerafettin Turan tarafından hazırlanan I., II. ve VII. defterleri Turk Tarih Kurumu tarafından Ankara’da basılmış; bu neşri Prof. Dr. Ahmet Uğur’un hazırladığı VIII. Defter’in son kısmını ve IX. Defter’in mukaddimesini içeren “Selim-nâme” adlı çalışma takip etmiştir. 1997 Yılında Şefaettin Severcan tarafından hazırlanan X. ve Ahmet Uğur tarafından hazırlanan VIII. Defter’le, 2000 yılında Koji Imazava tarafından hazırlanan IV. Defter de yine Turk Tarih Kurumu yayınları arasında neşredilmiştir. Son olarak, mevcut bütün defterlerin neşrini tamamlamak üzere; günümüze yalnız birer nüshası ulaşan III. ve VI. Defter’lerle, IX. Defter’in ayrıntılı bir neşri de Hakan Yılmaz tarafından baskıya hazır hâle getirilmiştir.
6. Matrâkçı Nasûh Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn: Kanûnî Sultan Süleyman zamanında yaşayan Nasuh b. Abdullah, bu hükümdarın cülusundan (1520), 1547 yılına kadar devam eden “Mecmâ’u’t-Tevârîh” adında bir eser yazmıştır. En meşhur eseri Kanûnî Sultan Süleymân’ın Irakeyn Seferi’nde takip ettiği menzilleri minyatürler eşliğinde anlatan “Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn”dir. Müverrihin diğer bir eseri ise “Tuhfetü’l-Guzzât”tır. “Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irâkeyn” eseri Türk Tarih Kurumu yayınları arasında neşredilmiştir.
7. Muhyittin Cemali (ö.1554) Tevarih-i âl-i Osman: Meşhur şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi’nin oğludur. Tevarih-i Ali Osman’ı yazmıştır. Yazma nüshaların çoğu 1557’de bitmektedir.
8. Rüstem Paşa (1500-1561) Tevarih-i âl-i Osman: 1500’lü yıllarda Bosna’da doğdu. Vezirlik ve Sadriazamlik yapmıştır. Karısı, Kanuni Sultan Suleyman’in kızı Mihr-imah Sultandır. Eseri 1560 yılına kadar gelir. Neşri tarihinden yararlanmıştır.
9. Lütfi Paşa (ö.1564) Tevarih-i âl-i Osman: Kaleme aldığı Tevarih-i Ali Osman başlangıçtan 1553 senesinin sonuna kadar olan olayları içerir.
10. Ferdi Süleymanname: Hammer ve Karabecek tarafından iddia edildiğine göre Ferdi, Kanuni Sultan Süleyman’nin 1515’te doğan ve Konya Ereğlisi’nde 1553’te boğdurulan şehzade Mustafa’nın mahlasıdır.
Ferdi,Süleyman’ın cülusu 1520’den 1542’ye kadar olan zamanı anlatan bir Süleyman-name adlı eser kaleme almıştır. Esere bu devrin baş kaynaklarından biri olarak bakılabilir.
11. Ahmet Taşköprülüzade (1455-1561) Şaka’ikü’n-Nu’maniye fi-Ulemai’d-Devletü’l-Osmaniye: Osmanlı ulemasından olup eserinde Osman Gazi’den I. Süleyman’a kadar yaşayan 552 alim ve şeyhlerin terceme-i halini (özgeçmiş) yazmıştır. Arapça’dır.
1852 yılında Mehmet Necmi tarafından Türkçe baskısı yapımıştır.
12. Za’îm mir Mehmed Kâtib (ö. 1592) Câmi’u’t-Tevârîh: Câmi’u’t-Tevârîh adını taşıyan ve Sokullu Mehmet Paşa’ya sunulmuş olan bu eser beş kısma ayrılmıştır. 5. kısımda Osmanlı tarihi başlar. Bu dönemde müellifin kullandığı kaynaklar arasında Hadidi’nin “Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân”ı sık sık geçmektedir. Müellif ayrıca Neşrî’nin “Kitâb-ı Cihân-nümâ”sından ve Oruç Beg Târihi’nden de yararlanmıştır.Eserin kuruluştan III. Murad devri başlarına kadar gelen Osmanlılar’la ilgili kısmı, Hakan Yılmaz tarafından neşre hazırlanmaktadır.
13. Koca Nişancı (ö. 1567) Tabakatü’l-Memalik fi-Derecatü’l-Mesalik: Asıl adı Celâlzâde Mustafa Çelebi’dir. Kastamonu Tosya’da doğdu. Nişancılık ve Tezkirecilik (belli bir meslekte tanınmış kişilerin özellikle şairlerin yaşam öykülerinin toplandığı eserler yazan) yapmıştır. Reisülküttaplıkta (katiplerin başı) bulunmuştur ve divan-ı humayun’un dört asıl üyesinden biridir.Tabakatü’l-Memalik fi-Derecatü’l-Mesalik adlı eseri Osmanlı toplumunun tabakaları ve derecelerinden bahseder. Bu eserinde yazdığı otuz tabakadan otuzu da Kanuni’den bahseder. Kanuni’den bir sene sonra (1567) vefat etmiştir. 46 yıllık Kanuni döneminin tarihini yazdığından önemli bir tarihçidir. 30. tabaka, Kanuni’yi en iyi anlatan tabakadır.Kanuni dönemini anlatan en iyi eser budur. Koca Nişancı ayrıca Osmanlı kanunlarını tedvin eden (bir araya getiren) insanlardan birisidir. Koca Nişancı’nın bundan başka bir Selim-name’si de vardır.
14. Mehmet Paşa (Küçük Nişancı) (ö.1571) Tarih-i Nişancı: Eseri Tarih-i Nişancı ilk evrensel tarihtir. Yaratılışla başlar. Özelliği: 1561’e kadar gelen Osmanlı tarihini mufassal (tasvirli-ayrıntılı) olarak yazmıştır. Eserin dörtte üçünü Osmanlı Tarihi oluşturur.
15. Feridun Ahmet (ö.1583) Münşe’aü’s Selatin: Reisülküttap, nişancı ve sancak beyi olmuştur. Veziriazam Rüstem Paşa’nın kızıyla evlenmiş ve 1583’te ölmüştür. Münşe’atü’s-Selatin adlı eserinde kuruluştan III.Murat’ın cülusuna kadar olan Osmanlı tarihine ait 1880 resmi vesikayı içermek iddiasında bulunmuştur. Bu eserin değeri büyük olmakla birlikte, birçok sahte vesikayı da içerdiğinden tedbirle istifade edilmelidir.
16. Mustafa Cenabi (ö.1590) el-Aylamü’z-zahir veya Tarih-i Cenabi: Doğum tarihi ve doğduğu yer kesin olarak bilinmiyor. Çeşitli yerlerde müderrisliklerde bulunmuş ve 1587 yılında Halep kadılığına getirilmiştir.
Eseri, geniş içerikli ilk umumi tarih olup dili Arapça’dır. III. Murat’a ithaf edilmiştir. İnsanın yaratılışından başlar ve evrensel bir tarihtir.Eserin sade,anlaşılır bir dili ve üslubu vardır. Eser 82 bab üzerine kurulmuştur ve her bab bir hanedandan bahseder. Bunların sonuncusu Osmanlı hanedanına ayrılmış olup 1588 yılına kadar olan olaylardan bahseder.
17. Hoca Sadettin Efendi (1536-1599) Tacü’t-Tevarih (Tarihlerin tacı): Meşhur alim Ebussuud Efendi’nin talebesidir. 1571’de Sahn mertebesine çıkmış, 1574’te III. Murat’ın şehzade hanlığını yapmıştır. 1598’de şeyhülislam makamına getirildi. 1599’da vefat etti.
Hoca Saadettin Efendi kendi yaşadığı dönemi yazmadı. Eseri Osman Gazi’den I. Selim’in ölümüne kadar olan tarihi içerir. Sonuncu 5. cildi dönemin düşünür ve bürokratlarının biyografilerini barındırması açısından önemlidir.
Eseri İsmet Parmaksız tarafından 5 cilt halinde Türkçe’ye çevrildi. İngilizce’ye, Fransızca’ya, Latince’ye ve İtalyanca’ya tercümesi yapılmıştır.
18. Gelibolulu Mustafa Ali (1541-1599) Künhü’l-Ahbar: Gelibolu’da Nisan 1541’de dünyaya geldi. İyi bir medrese tahsili yaptıktan sonra saraya intikal etmiş birçok himmetleriyle Lala Mustafa Paşa’nın hizmetine girerek Suriye ve Mısır’da bulunmuş, sonra uzun zaman defterdarlık yapmıştır. Fakat düşmanlarının entrikaları sonucu sancak beyi vazifesine indirilmiştir. Bundan sonraki hayatı açık değildir. Cidde’de 1599’da öldüğüne göre Arabistan’a sürgüne gönderildiği tahmin edilmektedir. 16. yüzyılın en şöhretlisi kabul edilen Mustafa Ali, bir genel tarih mahiyetinde olan Künhü’l-Ahbar adlı dört kısımdan oluşan bir eser yazmıştır. Bu eser Mustafa Ali’ye gerçek ününü kazandıran eserdir. İlmi-tenkitçi tarih anlayışıyla kaleme aldığı bu eser,okuduğu 160 kitabın özüdür. Sırasıyla Peygamberler Tarihi, İslam Tarihi, Türk ve Moğol Tarihi ve nihayet Osmanlı Tarihi anlatılır. Osmanlı tarihi 1596’da sona erer.
Yaşadığı dönemin gereği olarak ilim adamları için gerekli olan patronaj ilişkisi Mustafa Ali için de gerekli idi.Bu yüzden Künhü’l-Ahbar’a kadar olan bütün eserlerini sürekli birilerine ithaf etmişti. Ancak hayatı boyunca nişancılık makamını elde etmek istemesi, ancak bunu başaramaması üzerine kırgın ve dargın bir ruh haliyle yazdığı Künhü’l-Ahbar’ı diğer eserlerinin aksine hiç kimseye ithaf etmemiştir.
Mustafa Ali’ye göre Batı’nın etnolojisi ile Doğu’nun kültürü birleşecek, ortaya çok nadide ve eşsiz bir toplum çıkacaktı ve Osmanlı kültürünün kendine özgü kimliği, etnik ve dinsel toplulukların iç içe geçmesiyle doğrudan bağlantılıydı. Bu yüzden Osmanlı devletinin başarısı için Müslüman kimliği yeterli değildir. Bir siyasal yapılanma aynı zamanda İslami dini kültürle bağlantılı olarak olgun evrenselci entelektüel ve tinsel gelenekleri geliştirmek zorundaydı. Ali vücut ve ruh dikotomisinden (Birbirinin zıttı olan ancak biri olmadan diğerinin anlam ifade etmeyeceği şeyleri anlatan sosyal ve siyasal bilim terimi./ doğada olan zıtlıkların birlikteliği.) söz eder; Osmanlı sınır halkı güçlü vücutlar ve savaşçılar sağlıyordu, ruh ve zihin ise artbölgenin medreselerinden geliyordu. Yüksek kültürü sınır boylarına getiren alimler gelecek kuşaklara öğrenme isteğini ve saygısını miras bıraktılar. Osmanlı devletinin büyük bir kültür oluşturmasını da bu sağladı.
Mustafa Ali’nin eserleri üçe ayrılır: Edebi,tarihi ve sosyal içerikli eserler. Mustafa Ali’nin diğer eserleri: Mihr-ü Mah’da aşkı anlatmıştır. Nadirü’l Meharib yazarın ilk eseri olup Bayezid-Cem arasındaki taht kavgasını anlatır. Eserleri Şunlardır: Tarih: Künhü’l-Ahbâr . *Menâkıb-ı Hünerverân. *Hâlâtü’l-Kâhire mine’l-Âdâti’z-Zâhire. *Fusûlü’l-Hallü ve’l-Akd fî Usûli’l-Harcı ve’n-Nakd. *Nusretnâme. *Fursatnâme . *Nâdirü’l-Mehârib . *Heft-Meclis . *Zübdetü’t-Tevârih . *Mirkatü’l-Cihâd . Câmiü’l-Buhûr der-Mecâlis-i Sûr Edebi: Dîvan . *Farsça Dîvan . *Mihr ü Mâh . *Mihr ü Vefâ . *Tuhfetü’l Uşşâk . *Riyâzü’s-Sâlikin, Sosyoloji: Nushatü’s-Selâtin . *Mevâidü’n-Nefâis fî Kavâidi’l-Mecâlis . *Mehâsinü’l-Âdâb . *Hülâsatü’l-Ahvâl der-Letâif-i Mevâiz-i Sahîh-i Hâl . *Tuhfetü’s-Sulehâ Diğer : Nevâdirü’l-Hikem . *Hakâyıku’l-Ekâlim . *Menşeü’l-İnşâ . *Münşeât;
19. Selaniki Mustafa (ö.1599) Tarih-i Selanik: Selaniki,Kanuni’nin son zamanları ile II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet devirlerini yaşamıştır. Sokullu Mehmet Paşa’nın emrinde çeşitli görevlerde bulunmuştur. Kanuni’nin son ve 13. seferi olan Zigetvar seferine katılmış ve gördüklerini eserine nakletmiştir. Tarih-i Selanik adlı eseri 1563-1599 arası Osmanlı tarihinden bahseder. Selaniki’nin eseri bu dönem için çok önemlidir. Eserde Kıbrıs’ın Fethi (1571), İnebahtı Deniz Savaşı (1571) ve Tunus’un Fethi gibi önemli hadiseler vardır. Divan kâtipliği görevinde bulunduğu sırada devletin sır olarak kabul ettiği arşiv belgelerinin yönetiminden dolayı bu belgeleri bizzat görüp yazdığı için “birinci el kaynak” teşkil eder.Prof.Dr. Mehmet İpşirli tarafından 1989’da İstanbul Üniversitesi; 1999’da Türk Tarih Kurumu Yayınlarından neşredilmiştir.
c)17. yüzyıl Osmanlı tarihçileri
1. Mehmet bin Mehmet (ö.1640) Nuhbetü’t-Tevarih ve’l-Ahbar: İki kısımdan oluşan eser 1087 sülaleden bahseder.
2. Ayni Ali (Müezzinzade) Kavanin-i Ali Osman ve Hülasa-i Mezamin-i Defter-i Divan: I. Ahmet zamanında hazine kahyası iken Murat Paşa’nın emriyle tımar ve zeamet müesseselerine ait kanunları toplamış ve kritik ederek fenalıkların ortadan kalkması çarelerini öne sürmüştür.
3. Mustafa Koçi Bey (ö.1650’ler) Risale-i Koçi Bey: I. Ahmet’ten IV. Murat zamanlarına kadar hükümdarların hizmetinde bulunmuş ve Risale-i Koçi Bey adı verilen eserini Sultan IV. Murat için yazmıştır. Babinger’in tabiriyle Osmanlıların Montesquieu’sü kabul edilen Koçi Bey, III. Murat’tan başlayarak IV. Murat’a kadar göze çarpan bütün intizamsızlıklardan bahsetmiştir. Ayrıca eski devlet düzenine aykırı hareketleri, bu düzenin ihmal edilmesini yaklaşmakta olan yıkılışın başlıca sebebi olarak göstermektedir. 1630’da yazılmış eser ancak son zamanlarda büyük önem kazanmıştır.
İlk baskısı Ahmet Vefik Paşa tarafından yapılmıştır. Almanca, Macarca, Fransızca ve Rusça tercümeleri vardır. Yazma nüshaları Berlin, Viyana, Münih, St. Petersburg, Kahire ve İstanbul Esat Efendi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
4. İbrahim Peçevi (1574-1650) Tarih-i Peçevî: 1574’te Macaristan’ın Peçu kentinde doğmuştur. Anne tarafı Sokullu ailesine mensuptur. Sinan Paşa’nın Macaristan seferinde, Gran kuşatması, Eğri seferi ve Petervaradin kuşatmasında bulundu. Tokat’ta ve Temeşvar’da defterdarlık yaptı. 1641’de emekliye ayrılarak görevi bıraktı.
Daha gençliğinde tarih incelemelerine aşırı bir eğilim gösteren İbrahim Peçevi 1520-1639 yılları için en önemli kaynaklardan biri kabul edilen tarih kitabını yazmıştır. Özellikle 1593’ten sonraki olayları bizzat yaşamış olması, padişah ve sadrazamlarla görüşmesi sebebiyle, birinci el kaynak sayılabilir.
Eserini kaleme alırken yerli kaynakların yanı sıra Macar tarihçilerin eserlerine de bakmış ve böylece herhalde yabancı kaynaklara da bakan ilk Osmanlı Tarih yazarı olmuştur. IV. Murat’ın İran seferinden dönüşünün anlatılması eserin son bölümünü oluşturur.
5. Katip Çelebi (Haci Halife Kalfa) (1609-1657) Fezleke-i Tarih: 1609’da İstanbul’da doğan Mustafa b.Abdullah birçok memuriyetlerde bulunmuş 1657’de ölmüştür. Katip Çelebi Osmanlıların en büyük Polihistor(çok bilen)’larındandır. Toplam 15 eseri bulunmaktadır.Fezleke-i Tarih: 1592-1654 seneleri olaylarını içeren, yaratılıştan yaşadığı döneme kadar gelen Arapça bir dünya tarihidir.Keşfü’z-Zünun, büyük bir bibliyografya kamusudur. Katip Çelebi’nin en büyük eseridir. 1653’te ikmal edilen bu eserde okuduğu ve bildiği 14.500 kitap ismini alfabe sırasıyla teskip etmiştir.Tuhfetü’l-Kibar fi Esfari’l-bihar: 1656 yılında yazılmış olan eser Osmanlı deniz gücü hakkında bilgi verir. Takvimüt Tevarih; 1648, Cihannüma; 1648’de yazmaya başlamıştır. Bitmemiş olan bu eser ilk ve tek dünya coğrafyasıdır. Sultanü’l-Vusul-ila Tabakatü’l – Fühul ; meşhur adamların biyografisi.Mizanü’l-hak fi İhtirarü’l-ahak; 1656’nın dini tartışmalarını anlatır.
6. Kara Çelebizade Abdülaziz Efendi (1591-1658) Ravzatü’l-Ebrar Süleyman-name:1591 yılında İstanbul’da doğmuş, medrese tahsilini bitirdikten sonra müderris olmuş ve kadılığa kadar yükselmiştir. Ravzatü’l-Ebrar adlı eseri dünya yaratılışından 1646 senesine kadar gelen genel bir tarih olup 4. kısmı yalnız Osmanlı tarihine aittir. Ayrıca yazarın II. Süleyman’ın hayatını anlatan Süleyman-name adlı bir eseri daha vardır
7. Solakzade Mehmet Hemdemi (ölm.1657) Fihrist-i Şahan veya Solakzade Tarihi:IV. Mehmet’in saltanatı zamanında (1648-1687) Fihrist-i Şahan ismiyle bir Osmanlı tarihi kaleme almıştır. Bu eser sonradan kısaca Solakzade Tarihi ismiyle tanınmıştır. Bu eser özellikle IV. Murat (1623-1640) devri için başlı başına önemlidir.
8. Evliya Çelebi (1611-1682 ?) Seyahatname
9. Müneccimbaşı (Ahmet b. Lütfullah) Sahayifül-Ahbar: Arapça bir genel tarih yazmıştır. Sahayifül-Ahbar adlı bu eser 1672’ye kadar olan olaylardan bahseder.
10. Mustafa Naima (1655 – 1716) Ravzatü’l Hüseyin fi Hülasat-ı Ahbarü’l-Hafikin (Tarih-i Naima): İlk Osmanlı vakanüvisi olan Mustafa Naimâ Efendi, genellikle “Naimâ Tarihi”olarak bilinen hicri 1000 yılından sonraki olayları ayrıntılarıyla veren bir Osmanlı tarihi yazmıştır. Bu çalışmada Osmanlı vekayi’nameleri arasında önemli bir yere sahip olan “Târih-i Na’îmâ” “Ravzatü’l-Hüseyn fî hulâsati ahbâri’l-hafikayn” adıyla da bilinir. Âli’nin Künhü’l-Ahbar’ıyla başlayan ve Naimâ döneminde tarih geleneğinin yerleşik parçası haline gelmiş bulunan nasihatnâme tarzındaki siyasal eleştiri, büyük ölçüde Naimâ Tarhi’nde de yer almıştır. Aynı zamanda olayları tenkidî bir tarih anlayışla ve olayların sebep-sonuçları üstünde durarak izah etme yoluna gitmiştir. Naima da İbn Haldun’un tarih anlayışından etkilenmiş ve İbn Haldun’un beş dönemle ilgili nazariyesini özetleyerek Osmanlı tarihini dönemlerini bu şemaya göre açıklamaya çalışmıştır. Naimâ’dan sonra çöküş dönemi yazarları, İbn Haldun’un fikirlerini Osmanlı tarihinin takip ettiği gidişatı açıklayan bir nazariye olarak kabul etmişlerdir.
Naîma Mustafa Efendi’nin bu eseri Prof. Dr. Mehmet İpşirli tarafından hazırlanmış ve Türk Tarih Kurumu tarafından 4 cild olarak yayınlanmıştır.
11. Fındıklılı Mehmet Ağa Silahtar Tarihi: Katip Çelebi’nin Fezleke’sinin devamı olarak bir Osmanlı tarihi yazmış ve 1654 ile 1695 senelerini tasvir etmiştir. Özellikle İmparatorluğun iç durumu hakkında kıymetli bir kaynak niteliğindedir.
12. Bostan-zade Yahya Efendi Târîh-i Sâf (Tuhfetü’l-Ahbâb) Vak’a’-i Sultân Osmân Hân
Fâtih dönemi ilim ve devlet adamlarından Bostan Mehmed Efendi’nin üç oğlunun en küçüğü olan Bostân-zâde Yahyâ Efendi, I. Ahmed döneminde kazaskerlik ve Divan kâtipliği görevlerinde bulunmuştu. En meşhur eseri, yakın zamana kadar Taşköprîzâde’ye ait olduğu zannedilen Târîh-i Sâf (Tuhfetü’l-Ahbâb)tır. Eser, I. Ahmed’e kadarki ilk on dört padişahın şemâillerini ve özelliklerini, geçmişteki İslâm hükümdarlarıyla karşılaştırarak anlatır. Genç Osman döneminde de devlet hizmetini sürdüren Yahyâ Efendi, II. Osman (Genç Osman)’ın tahttan indirilişi ve devamında gelişen, bizzat kendi müşahadelerine dayanarak kaydettiği olayları ise Vak’a’-i Sultân Osmân Hân adlı eserinde tafsilatlı olarak anlatmıştır.
Târîh-i Sâf (Tuhfetü’l-Ahbâb) eseri Terakkî Matbaası tarafından basılmıştır.
d)18. yüzyıl Osmanlı tarihçileri
1. Mehmet Raşid (ö.1735) Tarih-i Raşid
1714-1721 yılları arasında sarayda vakanüvislik yapan Raşid,Halep ve Mekke kadısı olmuş,sonra da İstanbul kadılığında bulunmuştur. 1734’te Anadolu Kazaskerliğine (Osmanlı’da en yüksek ilmi rütbe, günümüzün adalet bakanı-Kadı ve müderrislerin atama ve tayin işleri ile ordu mensupları ile ilgili davalara ve devleti ilgilendiren davalara bakmaktan sorumlu olan kişi) tayin edilmiştir. 1735’te vefat etmiştir.
Naima’nın devamı niteliğinde 1660 ile 1721 yıllarına kadar olan zaman için esas kaynak teşkil edilen ve genellikle Tarih-i Raşid ismiyle anılan bir eser bırakmıştır.
2. Süleyman b.Şemdanizade (Fındıklılı Süleyman) Müri’t-Tevarih
Müri’t-Tevarih(Müriyyü’t-Tevarih) isimli genel bir tarih olan eserine Osmanlı tarihini de ilave etmiştir.
Şemdanizade’nin özellikle birçok kaynaktan yararlanarak yazmış olması eserine ayrıca bir kıymet vermektedir. En önemli kısmı kendi yaşadığı devri teşkil eder.
3. Ahmet b. İbrahim Resmi (1700-1783) Hülasatü’l-itibar
Birçok memuriyetlerde bulunmuş ve diplomatlık da yapmıştır. Viyana ve Berlin’e elçi olarak gönderilmiş ve bu münasebetle gördüğü işleri kaleme almıştır. Küçük Kaynarca anlaşmasını müteakip (1774) Rus harbi ve sulh müzakeresine ait Hülasatü’l-itibar unvanıyla bir risale (kitapçık, broşür) ile Osmanlı devletinde, toplumdaki ve devletin işleyişindeki aksamaların nedenlerini ve çözüm yollarının konu edildiği yazılarini yaymistir. Bu risale daha çok saraya sunulmak üzere hazırlanmıştir edebi dilinkullanıldığı eserdir..
4. Mehmet Said (Yirmi Sekiz Çelebi)
1720-1721’de Fransa kralı XIV. Louis’e elçi olarak gönderilmiş ve buna ait bir eser bırakmıştır.
5. Ahmet Vasif (ö.1806) Mehasinü’l-Asar ve Haka’ikü’l-Ahbar: Bağdatlı Ahmet Vasıf, Türk-Rus harbinde Ruslara esir düşmüş, fakat Katerina’nın sulh müzakeresine ait mektubu ile geri gönderilmiştir. O müzakere esnasında epey rol oynamış ve 1772’de Ruslar ile yapılan Bükreş Andlaşmasında vakanüvis vazifesini ifa etmiştir. 1783’te devlet vakanüvisliği makamına gelmiş, ertesi yıl Madrid’e elçi olarak gönderilmiştir. 1791’de Ruslarla yapılan sulh müzakeresinde önemli rol oynamıştır. Bir süre için gözden düşen hatta sürgün edilen Ahmet Vasıf tekrar yükselerek baş defterdar olmuştur.Ahmet Vasıf’ın eseri Mehasinü’l-Asar ve Haka’ikü’l-Ahbar ismini taşır. 1752-1774 senelerini içerir. 1788’e ait ikinci cildin büyük kısmı Enveri’ye aittir.
6. Ahmet Asim Burhan-i Kat’ı (Türkçe çevirisi): 1789’da Antep’ten İstanbul’a gelerek yedi senelik bir çalışmadan sonra herkesçe bilinen Farsi Kamus olan Burhan-ı Kat’ı Türkçe’ye çevirmiştir. 1807’den itibaren devlet vakanüvisliği vazifesine getirilmiştir. Telif ettiği (yazdığı) tarihi Sistov anlaşmasının akdi (sözleşme) ile başlar. II. Mahmut’un tahta cülusu ile 1808’de biter.
7. Halim Giray Gülbün-i Hanan: Kırım Hanının neslindendir. Çatalca’da oturtulmuş ve burada şiir ve edebiyat ile meşgul olarak yaşamıştır.Bundan başka bir de Gülbün-i Hanan adlı mufassal (ayrıntılı) bir Kırım tarihi de yazmıştır.Eser 1466’da başlar ve 1801’de Midilli’de ölen Bahıt Giray’a kadar gelir.
8. Kefeli İbrahim b. Ali Tevarih-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkeleri: Kırım Hanı Fatih Giray’ın divan kâtipliğini yaptı. Eserini 1736’da yazmıştır.
9. Mehmet Said (Faraizci Zade) (ö.1835) Gülşen-i Ma’arif: Bursalıdır. Ulemadan olup 1835’te vefat etmiştir. Eseri iki kısımdan ibaret bir genel tarihtir. Bunun ikinci kısmı Osmanlı tarihine ait olup Küçük Kaynarca anlaşmasına kadar gelir.
e)19. yüzyıl Osmanlı tarihçileri
1. Hayrullah Efendi (d.1817) Tarih-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye: 1817’de İstanbul’da doğmuştur. Meşhur tıp ve ilahiyat alimi Abdülhak Molla’nın oğludur. İyi bir medrese tahsili görmüş ve müderris olmuştur. Sonra özellikle eğitim işleriyle meşgul olmuştur. Şair-i azam Abdülhak Hamit Tarhan’ın babası olan Hayrullah Efendi ilk defa olarak Batı kaynaklarından da yararlanmak suretiyle Osmanlı tarihini yazan bir Türk tarihçidir.
Hayrullah Efendi, Osmanlı tarihini dünya tarihinin bir parçası gibi almış ve yalın bir dille aynı devirde yaşayan İslam ve Hıristiyan hükümdarları hakkında bakış açısı ve tefsirler bulunmuştur. Hayrullah Efendi’nin yararlandığı başlıca batı kaynakları Fransızca idi. Hammer’in Osmanlı tarihini de Fransızca’dan okumuştur. Eseri III. Ahmet devrine (1603-1617) kadar gelir.
2. Atabey (1810-1880) Ata Tarihi:Asıl ismi Tayyarzade Ataullah Ahmet olan müellif büyük memuriyetler işgal etmiş olan Ata’nın kaleminden Ata Tarihi ismiyle bilinen beş ciltlik Osmanlı tarihini yazmıştır.
Bu eser özellikle tasnif (düzenleme) özelliği ile ve bu zamana kadar belli olmayan bazı eski kaynaklardan yararlanılarak yazılmasından dolayı kendisinden önceki tarihlerden çok farklıdır. Saray hayatında teşrifat (protokol), sadrazamlardan, Osmanlı siyasetinde rol oynayan diğer büyük şahsiyetlerden ve alimlerden bahsedilmektedir.
Özellikle II.Mahmut ve Abdülmecit devri için çok önemlidir.
3. Mustafa Nuri Paşa Netaicü’l-vuu’at:Asıl adı Seyyid Mustafa Nuri Paşa’dır. Mısır’dan yahut Tunus’tan İzmir’e gelen Mansur zade ailesine mensup olup 1814’te İzmir’de doğdu. Defter-i Hakani (Osmanlı yönetiminde tapu ve kadastro genel müdürlüğü’nün karşılığı olan kuruluş- Osmanlıca hukuk terimi, meali: tapu sicili.) nazırı (bakani) iken Osmanlı tarihine ait Netayicü’l-Vuku’at adlı bir eser yazmıştır. O, eski vakanüvisçilerin yazış tarzını bırakarak vakaları tenkitçi (eleştirel) gözüyle görmek ve anlayışlı bir dil kullanmak yolunu seçmiştir. Eser 4 cilttir.
4. Ahmet Vefik Paşa (1823-1891) *Fezleke-i Tarih-i Osmani
XIX. asrın en büyük Türk bilginlerinden olan Ahmet Vefik Paşa, Türk dilinden başka Osmanlı tarihi ile de meşgul olmuş ve bir tarih el kitabı hazırlamıştır. Sultan Abdülaziz’e kadar Osmanlı tarihini içeren eseri Fezleke-i Tarih-i Osmani’dir.
5. Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895) Mecelle (Tarih-i Cevdet)
6. Sadullah Enveri ( ? – 1789)
7. Halil Nuri (? – 1798)
8. Mehmed Emin Edîb (?- 1881)
9. Ahmed Vâsıf (? 1806)
10. Mehmed Pertev (?-?)
11. Ömer Âmir ( ?- 1814)
C.Osmanlı vakanüvisleri
1.XVII. yüzyılda kurulan resmi kronolojik tarih yazarları olan Osmanlı vakanüvisleri ve anlattıkları dönemler sırasıyla şöyledir:
2.Sadullah Enveri Efendi (1775-1779),
3.Mehmed Edib Emin Efendi (1792),
4.Halil Nuri Efendi (1794-1798),
5.Vasıf Efendi (1753-1774),
6.Pertev Efendi (müsveddeleri Mütercim Asım Efendi’nin tarihine eklenmiştir),
7.Amir Efendi (müsveddeleri Mütercim Asım Efendi’nin tarihine eklenmiştir),
8.Mütercim Asım Efendi (1788-1808),
9.Şânî-zâde Mehmed Ataullah Efendi (1808-1820),
10.Mehmed Esad Efendi (1821-1824 ve Yeniçeri Ocağı’nın ilgası hadiselerini yazılması),
11.Mehmed Recai Efendi (eser bırakmamıştır),
12.Nail Efendi (eser bırakmamıştır),
13.Cevdet Paşa (1773-1825),
14.Ahmed Lütfi Efendi (1825-1848),
15.Muallim Naci Efendi yalnız ismen
16.Abdurrahman Şeref Bey son vakanüvis.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_tarih%C3%A7ileri,erişm:04.09.2011